Basına ve Kamuoyuna;
İZMİR DEPREM RAPORU
30 Ekim 2020 tarihinde ilimizde gerçekleşen merkez üssü Seferihisar olan depremde kaybettiklerimizin yakınlarına sabır, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Depremin kendisi bir doğal afettir. Öldürmez. Öldüren şey tedbirsizliktir. Denetimsizliktir, doğanın talanıdır. Depremi afete dönüştüren kapitalist sistemin uyguladığı politikalardır. Kanser gibi büyüyen şehirlerdir. Kentleşme adı altında rant alanı olarak doğal yaşam alanlarının çeşitli çevrelere peşkeş çekilmesidir.
Depremin hemen ardından SES İzmir Şubesi olarak deprem bölgesi ziyaret edilmiş, yaşananlar yerinde incelenerek çeşitli kurumlarla görüşmeler gerçekleştirmiş bulunmaktayız.
Deprem sonrası yıkılan binalara baktığımızda kamu kurumlarının görevlerini yerine getirmediği açığa çıkmıştır. Bu kurumlar görevlerini yani denetimlerini doğru bir şekilde yapmış olsalardı bu enkazlar olmayacaktı. Bu kurumlar kamu yararı için var olan kurumlardır. Fakat işleyişlerine baktığımızda kamu yararı gözetmek yerine iktidarcı bir yaklaşım içerisinde bulunup insan hayatını hiçe saymışlardır.
Sağlık hizmetlerine baktığımızda da durum benzer şekildedir. Hayata geçirilen sağlıkta dönüşüm sisteminin olağanüstü durumlarda sağlık ihtiyacını karşılamadığı ve koruyucu sağlık hizmetleri bakımından sınıfta kaldığı pandemiyle ortaya çıkmış depremle tescillenmiştir. Deprem bölgesinde ASM’ler ve TSM’ler tamamen işlevsiz kalmışlardır. İnşaatı süren Şehir Hastanesi hizmete başlamış olsaydı daha büyük bir kaos yaşanacaktı.
TESPİTLERİMİZ
Genel olarak;
30 Ekim 2020 tarihinde İzmir’de yaşanan ve merkez üssü Seferihisar olan depremde şimdiye kadar 114 yurttaşımız yaşamını yitirdi ve binin üzerinde yurttaşımız yaralanmıştır. Depremin yarattığı hasar nedeniyle ve yeni bir deprem yaşanması korkusuyla binlerce yurttaş barınma sorunuyla karşı karşıya kalmıştır.
Her ne kadar depremin merkezi Seferihisar olsa da depremdeki en ağır kayıplar Bayraklı ilçesinde olmuştur.
• Ağır hasarlı ve yıkılan bina 124
• Orta hasarlı bina 119
• Az hasarlı bina 730
• Boşaltılan bina 172 adet bulunmaktadır.
Depremden etkilenen bölgede geçici yaşam alanları olarak toplu çadır alanları kurulmuş fakat bu alanlar covid – 19 bulaşma olasılığı yönünden ciddi bir risk kaynağı durumundadır. Çadırlar arası mesafe olması gerekenden daha azdır.
Alanda birçok yardım kurumu, dernek, sivil toplum örgütü ve gönüllü bulunmakta fakat iyi koordine olamadıkları için kargaşa hali hakimdir.
Sağlık hizmetleri ve sağlık emekçileri açısından;
Sağlık emekçileri yaklaşık 8 aydır pandemi süreci içerisinde olağanüstü koşullarda çalışırken üzerine birde depremin kendisi eklenmiştir. Pandemi sürecinde çalışma sürelerinin uzaması, aşırı iş yükü ve tehlikeli çalışma ortamında çalışmaya devam ederken hiçbir taleplerinin karşılanmaması, covid – 19 un meslek hastalığı kabul edilmemesi sağlık emekçilerini tamamen bir tükenmişlik duygusu içerisine sürüklemiştir. Deprem bunu daha katmerli hale getirmişken izin hakları bile elinden alınmış, dinlenme hakkını bile kullanamamaktadırlar. Zaten olağanüstü koşullarda insanüstü bir çabayla pandemiyle mücadele eden sağlık emekçilerinin aynı zamanda birer depremzede oldukları unutulmamalıdır.
Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi depremde kullanılamaz hale geldiği için kapatılmış, sağlık personelinin depremzede olduğu, aileleri, bulundukları yer ve ulaşım imkanları göz önüne alınmadan diğer sağlık kurumlarına geçici görevlendirmeleri yapılmıştır.
Depremden en çok etkilenen Bayraklı İlçesi sağlık emekçilerinin de yoğun olduğu bir bölgedir. Ve birçok arkadaşımız ve yakını yaşamını yitirmiş, yaralanmış ve evleri ağır hasarlar almıştır. ;
• Dr. Hüsnü KIRBALI
• Dr. Buse DEMİR
• Hemşire Nebiye TEKİN
• Hemşire Fatma ÖZTÜRK
• Sağlık Teknisyeni Doğan SERT
• Diş Tabibi Zarife DOĞAN,
• Diş Tabibi Yeşim EMİR,
• Diş Tabibi Aslı TANER yaşamını yitirmiştir.
• Yine Sağlık emekçilerinin yakınları Süheyla ERDÖNMEZ, Burcu YÜKSEL, Ilgaz YÜKSEL, Dila YÜKSEL, Arda Baran DEMİR, Ali KAYGUSUZ, Ali Bildirici, Ahmet BALTIRAK ve Dr. Şenay ÇİTİM’in annesi yaşamlarını yitirmiştir.
Depremde zarar gören sağlık kurumları
• Bayraklı 4 Nolu ASM (3 birim) (hizmet dışı)
• Bayraklı 21 Nolu ASM (4birim) (hasarlı)
• Bayraklı 22 Nolu ASM (4birim) (hizmet dışı)
• Bayraklı 24 Nolu ASM (4 birim) (hasarlı)
• Bayraklı 26 Nolu Salhane ASM (2 birim) (hizmet dışı)
• Bayraklı Verem Savaş Dispanseri (hasarlı)
• Bayraklı Sağlıklı Hayat Merkezi (hasarlı)
• Buca 13 Nolu ASM (hasarlı)
• Buca 20 Nolu ASM (hasarlı)
• Buca 25 Nolu Göksu ASM (hasarlı)
• Buca 41 Nolu Efeler ASM(hasarlı)
• Güzelbahçe Yelki ASM (hasarlı)
• Karabağlar 21 Nolu ASM (hasarlı)
• Karşıyaka 6 Nolu ASM (hasarlı)
• Karşıyaka 12 Nolu ASM (hasarlı)
• Konak 5 Nolu ASM (hasarlı)
• Konak 11 Nolu ASM (hasarlı)
• Konak 21 Nolu Çimentepe ASM (hasarlı)
• Konak 26 Nolu ASM (hasarlı)
• Konak 28 Nolu ASM (hasarlı)
• Konak Diş Hastanesi(hasarlı)
• Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve araştırma Hastanesi(hasarlı)
• Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi(hasarlı)
• KÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi(hasarlı)
• Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi(hasarlı)
• Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doğumevi Binası(hasarlı)
• Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi(hasarlı)
• Alsancak Devlet Hastanesi(hasarlı)
• Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi(hasarlı)
• Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi(hasarlı)
• Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi(hasarlı)
• Çeşme Devlet Hasatnesi(hasarlı)
Pandemi Açısından;
Depremler ve doğal afetler sonrası en çok üzerinde durulan konulardan birisi de bulaşıcı hastalıklardır. Bir yıla yakın bir zamandır süre gelen pandemi süreci deprem ile birleştiğinde bölgede pandeminin hızını artırması muhtemel bir durumdur. Zaten salgının en çok etkilediği illerden birisi olan İzmir’de depremin de etkisiyle vaka sayısında ciddi artışlar bekliyoruz.
Depremle birlikte gerek evlerde karantinada olan gerekse hastanelerde tedavi gören pozitif vakalar panik ile birlikte birçok yerde karantina koşullarından uzaklaşarak toplumla temas içine girmiştir.
Bölgede Covid – 19 pandemisi nedeniyle sağlık çalışmaları daha da zorlaşmıştır. Enkaz haline gelen binalarda yapılan arama kurtarma çalışmalarında ve çevresinde fiziksel mesafe, maske ve hijyen kuralları aksamaktadır.
Deprem mağdurları için oluşturulan yaşam alanlarında (Çadır Kent vb) pandemiye ilişkin kurallar göz önünde bulundurulmamaktadır.
Koordinasyon noktalarında toplanan yardımlar ve bunların dağıtımı sırasında pandemiyi artıracak koşullar mevcuttur.
ÖNERİLERİMİZ
Genel olarak;
Uzmanları yaşadığımızın beklenilen İzmir depremi olmadığını ve halen beklenmekte olan büyük bir deprem olduğunu belirtiyorlar. Bu yaşananlardan sonra beklenen depreme nasıl bir hazırlık yapılması gerektiği sorusu önümüzde duruyor. Kamu yararı gözetmeyen kamu kurumlarının iktidarcı anlayışının acı sonuçlarını gördük. Bu tablonun tekrar yaşanmaması için kamu kurumları, yerel yönetimler, toplum ve demokratik kitle örgütlerinin de katılımıyla depreme nasıl hazırlanılacağı çalışmaları başlatılmalıdır.
Oluşturulan kriz masalarına meslek odaları dahil edilmelidir.
Kamu kurumları ve meslek odaları arasında bir koordinasyon kurulmalıdır.
Çadır Kentlerde yaşayanlar en kısa sürede kalıcı konutlara yerleşmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Oluşturulan açadır kentlerde yaşamak zorunda kalanlar için yeterli düzeyde içme ve kullanma suyu hijyen olanakları sağlanmalıdır.
Sağlık hizmetleri ve sağlık emekçileri açısından;
Bölgede çalışan sağlık emekçilerinin depremzede olduğu gerçeğinden hareketle koruyucu sağlık hizmetleri için öncelikli olmak üzere sağlık emekçileri takviyesi yapılmalıdır.
Sağlık emekçileri kendilerinin ve ailelerinin güvenliği ve temel gereksinimlerini karşılaması için izin ve özlük haklarına ilişkin sınırlamalar kaldırılmalıdır.
Yıllardır yaşanan kreş sorunu depremle birlikte daha yakıcı bir şekilde ortaya çıkmıştır. Deprem saatinde işbaşında olan sağlık emekçilerinin çocukları evde depreme yalnız yakalanmıştır. Birçok çocukta ve ebeveynlerinde travmaya neden olan bu durumun önüne geçmek için 7/24 açık kreşlerin açılması gerekmektedir.
Depremde doğrudan zarar gören sağlık emekçilerinin bina tespitleri bir an önce yapılmalı ve gerekli ekonomik destek derhal sağlanmalıdır.
Pandemi sürecinde covid – 19 açısından yüksek riskle çalışan sağlık emekçilerinin depremle birlikte riski daha da artmıştır. Bölgedeki tüm sağlık çalışanlarına periyodik bir şekilde yaygın test yapılmalıdır.
Hasar gören sağlık kuruluşlarında çalışan emekçiler bina deprem raporlarının güvenilirliğine ilişkin ciddi şüphe içindedir. Deprem raporlarının bağımsız meslek odaları ile birlikte yapılıp sonuçları sağlık emekçileri ile paylaşılmalıdır.
Depremden kaynaklı sağlık emekçilerinin de aileleri evlerine girememekte ve kendileri de travma hali yaşamaktadır. Bu nedenle depremden etkilenen ve İzmir’de ikamet eden sağlık emekçilerinin ailelerini güvenli bir ortama kavuşturuncaya kadar idari izinli sayılmaları ve diğer illerden destek ile takviye edilmesi gereklidir.
Pandemi ve deprem sağlık emekçilerinin ne kadar yüksek bir risk altında olduğunu bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle fiili hizmet zammının ve 3600 ek göstergenin bir an önce yasalaştırılması gerekir.
Öncelikle haksız bir şekilde işlerinden edilmiş olan sağlık emekçileri işlerine iade edilmeli, güvenlik soruşturması nedeniyle işe başlatılmayan sağlık emekçileri işlerine başlatılmalı, sonrada atama bekleyen binlerce sağlık emekçisinin derhal kadrolu güvenceli ataması yapılmalıdır.
Pandemi Açısından;
Bölgede sürekli ve yaygın testler yoğun bir şekilde planlanmalı ve yapılmalıdır. Maske, hijyen malzemeleri, koruyucu ekipmanların ücretsiz, ulaşılabilir ve yeterli olması için önlem alınmalıdır.
Yeni salgınların önüne geçmek için isteyen tüm yurttaşlara influenza aşısı yapılmalıdır.
Siyasi temsilciler tarafından yoğun şekilde ziyaret edilen çadır kentlerde fiziksel mesafe kuralına uyulmamakta bu durum depremzedeler için risk oluşturmaktadır. Bu bölgeler ziyaret alanı değil yaşam alanlarıdır.
SES İZMİR ŞUBESİ