İzmir’de ‘FETÖ’ soruşturmasından açığa alındıktan sonra intihar eden hekim Hasan Orhan Çetin hakkında ‘Bylock tespit edilmediği’ kararı verildi.
Konuya dair sendika şubemizde yapmış olduğumuz basın toplantısı metni aşağıdadır:
ÜZÜNTÜMÜZ ve ÖFKEMİZ DİNMİYOR
20.02.2017 tarihinde yaptığımız basın açıklamasında;
“ ÜZGÜNÜZ ÖFKELİYİZ AMA ARTIK KARARLIYIZ…
DAHA KAÇ KURBAN VERMEMİZ GEREKİYOR?
Yine bir canımızı, meslektaşımızı, mesai arkadaşımızı yitirdik.
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Biyokimya Anabilim Dalı’nda görevli, asistan hekim ve henüz 28 yaşındaki Dr. Hasan Orhan Çetin, 19.02.2017 tarihinde çalıştığı hastanenin 10. katından atlayarak yaşamına son verdi.
Tıpkı sevgili Melike Erdem gibi.
Ne kadar benzerdi özellikleri…
30 yaşında idi Melike de.
Acil tıp asistanı idi Hasan Orhan gibi.
Ve ikisi de haklarında oluşturulan ve somutlaştırılmadan ellerine tutuşturulan soruşturmalara, açığa almalara dayanamayıp bıraktılar çalıştıkları hastanenin yüksek katlarından o güzelim bedenlerini sonsuzluğa…
Geçtiğimiz Cuma günü eline tutuşturulan yazı ile “görülen lüzum ile açığa alındığını” öğrendi sevgili Hasan Orhan.
Neydi suçu? Belli ki O da bilmiyordu.
Dr. Hasan Orhan Çetin, bugüne kadar çıkarılan KHK’lar ile ihraç edilen 2723 hekimden, on binlerce kamu emekçisinden yalnızca biridir. Başta arkadaşımız Hasan Orhan olmak üzere bu kişiler, yasadışı bir örgüt ile somut bağlantılarını ortaya koyacak hukuki kanıtlar olmaksızın, bir şekilde suçlu ilan edildiler. Bu kişiler sadece işlerini ve tüm özlük haklarını yitirmekle kalmadı. Canlarımızı da yitirmeye başladık. KHK ile görevine son verilen SES Malatya eş başkanı Bülent Uçar bu haksızlığa bu yürek acısına dayanamadı geçen hafta yaşamını yitirdi. Dr Hasan Orhan da bu uygulamalara OHAL e verilen kurbanlardan biri oldu.
OHAL uygulamaları, haksız ve hukuksuz olarak ihraçlar, sorgusuz ve sualsiz işten uzaklaştırmalar Dr. Hasan Orhan Çetin’in yaşamını yitirmesinin doğrudan sorumlusudur.
Bu bir intihar değil cinayettir. O’nu 10. Kattan iten ellerin bulunmasını istiyoruz.
Buradan yetkililere sesleniyoruz ve suç duyurusunda bulunuyoruz; Arkadaşımızın soruşturması hızla gıyabında yapılsın ve gerçekler ortaya çıkarılsın. Eğer haksız yere itham edildi ise hesap sorulsun.
Hipokrat yemini etmiş Sağlık Bakanlığı yöneticilerine ettikleri yeminde “meslektaşlarım kardeşlerim olacaktır” sözünü bir kez daha hatırlatıyoruz. Burada yatan kardeşinizse hiç mi vicdanınız sızlamıyor?
Biz sevgili Hasan Orhan’ın acılı eşi meslektaşımıza, mesai arkadaşlarımıza ve ailesine söz veriyoruz ki bu olayı vicdanen de hukuken de sonuna kadar takip etmeye kararlıyız. Aksi takdirde Hasan Orhan bize hakkını helal etmeyecektir.
Bu ülkede başka kurbanlar verilmeden, başka acılar çekilmeden OHAL kaldırılsın.
Acıların değil sevginin ülkesi oluncaya kadar mücadelemiz sürecek.”
demiştik.
Bu elim olayın hemen arkasından İzmir Tabip Odası’na bu olayla ilgili hekim yöneticilerle ilgili bir başvuruda bulunarak;
Yine hekim arkadaşımızın kaybı ile ilgili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na da 09.03.2017 tarihinde başvurarak ;
“ Dr. Hasan Orhan ÇETİN’in, yaşamını yitirmesine sebep olan görevden uzaklaştırma işleminde sorumluluğu bulunan kişi ya da kişilerin, varsa muhbirlerin/ihbarcıların tespiti için gerekli soruşturmanın yapılması ve haklarında “Görevi Kötüye Kullanma”, “İntihara Sevk” “Bilinçli Taksirle Ölüme Sebep Olma” ve re’sen değerlendirilecek diğer suçlardan soruşturma yapılarak cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmasına karar verilmesini…” istemiştik.
Ancak, İzmir Tabip Odası olayla ilgili soruşturma açmaya gerek görmezken, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, açılan soruşturma ile intihar olayı arasında illiyet bağı olmadığı gerekçesi ile “Kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişti.
Tüm bu duyarsız gelişmelere rağmen geçen hafta aldığımız bilgi bizleri daha da üzdü.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/8588 nolu kararla
“…şüpheli Hasan Orhan Çetin’in ……nolu telefon hattında Bylock programını kullandığı tespit edildiği daha sonra güncellenmiş Bylock listesinde yapılan sorgulamada Bylock programını KULLANMADIĞININ BELİRLENDİĞİ…” gerekçesiyle takipsizlik kararı vermiştir.
Şimdi tekrar soruyoruz;
Hasan Orhan’ı, Melike’yi onlarca arkadaşımızı aramızdan alan yöneticiler, vicdanınız rahat mı?
Şimdi mahkemelere düşen görev bizim bir yıl önceki haklı talebimizi dikkate alarak bu yöneticiler hakkında “ölüme sebebiyet vermekten” gereğini yapmaktır.
Hasan ORHAN ölmedi, öldürüldü.
Katilleri biliyoruz.
Daha fazla kayıplar yaşanmadan OHAL kaldırılmalı, bu suçu işleyenlerden hesap sorulmalıdır.
SES İZMİR ŞUBE YÖNETİM KURULU